Seyahat Meraklılarının Ziyaret Etmesi Gereken 12 Çevre Dostu Destinasyon

İzlanda özellikle çevre duyarlılığı açısından listenin başında yer alan bir ülke. Doğal kaynakların ısınma ve elektrik amacıyla kullanılması, deniz kirliliğine karşı alınan önlemler ve sürdürülebilir balıkçılık uygulamaları devler tarafından destekleniyor. Ayrıca kuzey ışıklarının yanı sıra kaplıcalara gidebilir, balinaların geçişini izleyebilir ve İzlanda fiyortlarını görebilirsiniz.

Finlandiya yeşil bir ülke olmak için İzlanda ile sonsuz bir rekabet içindedir. Hatta Finlandiya 2050 yılına kadar karbon çeyreği taahhüdünde bulundu. Suyun arıtılması, biyolojik çeşitlilik ve doğanın korunması konusunda oldukça titiz bir ülke. 40 milli park, 200.000 ren geyiği ve binden fazla çiçek türüne ev sahipliği yapıyor ve korunması için çalışıyor.

Büyük Set Resifi, Kakadu Ulusal Parkı ve Gondwana yağmur ormanlarıyla Avustralya, eko destinasyon listemizde yer alıyor. Asya Yenilenebilir Enerji Merkezi projesinde yeşil güç olma yolunda oldukça iddialı adımlar atıyor. Dünyanın en büyük enerji merkezini kırsal alanda inşa etmeyi, ülkenin mevcut üretiminden daha fazla enerji üretmeyi ve 20.000 dönümlük güneş enerjisi üssü kurmayı hedefliyor.

Tanzanya kıyıları açıklarında özel bir doğa koruma alanı olan Chumba Adası, özellikle mercan resiflerinin korunması ve korunan alanın uzun süre korunması konusunda aslında pek çok ülkeye ilham kaynağı oluyor. Çevre dostu konaklama tesisi ve parkurların yer aldığı adada güneş enerjisiyle su ısıtma, fotovoltaik enerji, dışkıyı gübreye dönüştüren sistem, yağmur suyunun toplanması ve kullanılması gibi teknikler kullanılıyor.

Filmlerde gördüğümüz tropik cennetler aslında Palau’dan esinlenmiş olabilir. 200’den fazla mercan adası ve volkanik adadan oluşan, her yeri hayat dolu olan bu adalar, sürdürülebilir turizm adına balıkçılığa izin vermeyerek mercan adalarının korunmasını sağlıyor. Denizanası Gölü’ne dalış buradaki en ilginç aktivitedir.

Dünyanın en fazla biyolojik çeşitliliğe sahip ülkesi olarak kabul edilen Ekvador, çeşitli ekosistemlere ve Galapagos Adalarına ev sahipliği yapıyor. Ekoturizm açısından Galapagos Adası gibi yerleri korumak adına öncelikli olarak ecolodge’larda konaklamayı tercih edebilirsiniz.

Ekoturizm ve seyahat denildiğinde akla gelen ülkelerden biri olan Kosta Rika, topraklarının %25’ini milli parklar ve biyolojik çeşitlilik oluşturuyor. Ülke %95 yenilenebilir enerji kullanıyor ve ilk karbon nötr ülke olmak istiyor. Biyokültür açısından oldukça güçlü olan Kosta Rika tüm çevre dostu gezginleri bekliyor.

Green Province Report’a göre Britanya Kolumbiyası yeşil enerji, bina sistemleri ve organik gıda açısından en üst sıralarda yer alıyor. Kanada’nın bu eyaletini görmek bile ciğerlerinizin istemsizce bol oksijenle dolmasına neden oluyor. Milli parklar, güzel göller ve ormanlar doğa ve macera tutkunlarının buraya gelme sebebidir. Burada konaklamak istiyorsanız lüks glamping noktaları oldukça cazip gelebilir.

Atlantik Okyanusu’ndaki dokuz adadan oluşan Azor takımadaları, yemyeşil dağları, vadileri, geçitleri ve selleriyle olağanüstü doğal bir adadır. Birçok hayvana ev sahipliği yapan Azorlar, hassas yaşam tarzı nedeniyle listemizde yer alıyor.

Fosil yakıtlar yerine jeotermal enerji kaynaklarını kullanan Yeni Zelanda, ekosistem ve yırtıcı yaşam açısından çeşitlilik gösteren iki adaya sahip. Ateşböceği mağaralarının şaşırtıcı doğa harikasını ziyaret edebilir, yunusları ve balinaları izleyebilir, el değmemiş ormanları ve plajları ziyaret edebilirsiniz.

Ulusal bir çevre politikasına sahip olan Hollanda, çevre politikasının %70’ten fazlasını karbon emisyonlarının ve hava kirliliğinin azaltılması, nehirlerin temiz tutulması ve atık yönetimi açısından gerçekleştirmiştir. Amsterdam’ın Avrupa Yeşil Endeksi tarafından Avrupa’nın beşinci en çevre dostu şehri seçilmesiyle çevre politikalarının ne kadar iyi ilerlediğini görüyoruz.

İspanya, dünyanın en bilinen tatil destinasyonlarından biri olmasının yanı sıra sezon dışında da turist çekebilmek adına bisiklet ağlarını genişletmek, elektrikli otobüslere geçmek ve yeni tren güzergahlarına geçmek gibi stratejilerle dikkat çekiyor. Valensiya, 30.000 m2 kamusal alanın yayalaştırılması ve diğer şehirlere hızlı tren bağlantılarının iyileştirilmesi gibi çeşitli sürdürülebilir girişimler sayesinde 2024 Avrupa Yeşil Başkenti seçildi.